2010 yılında Tunus’ta başlayan Sözde Arap Baharının küresel bir savaş alacağını tahmin edemeyenler, bu gün halen olayları ülke rejimlerine karşı yapılan başkaldırış veya direniş olarak görüyor. Tıpkı Irak Savaşı esnasında ABD askerlerinin savaş nidalarıyla devirdikleri Saddam heykelini, Iraklıların sevinç çığlıklarıyla karşıladıkları gibi…
Iraklılar durumun vahametini anladıklarında pişman olacak zamanlarının bile olmadığını esir düştükleri ABD kamplarında insanlık dışı işkencelere maruz kaldıklarında anladılar. Bu gün Suriye halkının, bir duvar yazısının ateşlediği iç karışıklığın aslında küresel güçlerin kirli bir oyunu olduğunu anladıklarında, vatan topraklarından çok uzaklarda mülteci sıfatıyla öğrendikleri gibi…
Orta doğu da sözde rejime karşı yapılan ayaklanmaların muhatapları bu ülkeye demokrasi getireceğiz vaatlerinde bulunan batılı ülkeler nasıl olabilir. Her fırsatta insan hak ve hürriyetlerinden dem vuran batılı güçler, orta doğu da adeta terör örgütleriyle sırt sırta verip terör estiriyorlar. Yeni icat ettikleri silahları bu ülke insanlarının üzerinde deniyorlar. Her zaman ki gibi dünya yine sus pus…
Türkiye’nin sınır ötesi harekatını sivil halka zarar veriyorlar diye sabote etmeye çalışanların perde arkasında biyolojik silahlarla soykırım yaptığını herkes görmezden geliyor.
Orta da herhangi bir delil yokken Türkiye’yi zora sokmak için ermeni diasporası ve paskalya yortusu kilise papazlarının etkisiyle Ermeni soykırımı yapıldığı yönünde kararlar alan batılı parlamentolar Doğu Türkistan da, Filistin de, Kudüs te ve bu gün ise Doğu Guta’daki insanlık soykırımına sessiz kalıyorlar.
Şimdi durum ise daha da vahim. Küresel güçler Suriye üzerinden birbirleriyle restleşiyorlar. Birbirlerini ise Suriye’yi vurmakla tehdit ediyorlar. Dünya barışından dem vuranlar ellerindeki savaş kartlarını sahaya sürmek için doğru yanlış demeden bir şekilde bu savaşa taraf olmanın derdindiler. Eğer savaş sizin topraklarınız da olmuyorsa savaşta kaybedeceğiniz bir şeyiniz de yok sayılır.
Dünya kurulduğu günden beri hiç bitmeyen ve yeryüzünde hep var olan savaşı kukla olarak kullandıkları medya kanadıyla daha da vahim hale getirmeye çalışıyorlar. Sebep ise zaten ürkek olan ekonomi piyasalarını daha da kırılgan hale getirmek. Gelişmekte olan ülkelerin önüne set çekmektir. Bırakın dünyayı, şuan ülkemizdeki ekonomik şok bile (Dolar, Euro ve Altın fiyatlarının yükselişi) yapılmaya çalışılan ekonomi darbesinin açık bir göstergesidir.
Kısacası orta da , Arap baharından kalan ve 3. Dünya savaşına geçiş diye bir şey yok. Ortada yapılmaya çalışılan şey ekonomik buhran yaşayan ülkelerin ekonomik anlamda sömürgeye dönüştürmeye çalıştıkları ülke ve onlara savaş nidalarıyla psikolojik olarak teslim olmaya çağırdıkları insanlar var.
HOŞÇA ve DOSTÇA KALIN…