Laf etmeyelim söz söylemeyelim Tamam, kentin efendilerine dinin efendilerine hatta gazetecilerin yazarların efendilerine laf etmeyelim de, biz laf etmedikçe daha çok yanıltıyorlar insanları, ya da insanlar yanılmaktan kandırılmaktan yalan dinlemekten mutlu oluyorlar sanki... El birlik edip insanları, yani şehir ahalisini yani yoksulları fakirleri işsizleri yoksulluğa razı etmek için ve onların susması hallerine razı olması için uğraşıyorlar ve kendilerine itaat etmeye, inanmaya çağırıyorlar başarılıda oluyorlar bazen…
İnanmak ama yalnızca Allah’a…
Oysa apaçık görünür halde Milleti kendilerine inanmaya itaat etmeye çağıranlar yani siyasete insanları yani dine çağıranlar namaza duaya çağıranlar Tanrıya itaat etmeye çağıranlar, kendi yaşam biçimleri ile yaşadıkları ihtişamlı hayatlar ile hiç de ahaliye benzemiyorlar, halkın çektiği sıkıntıyı çekmiyorlar...
İnanmak kime neden diye sorguladık mı? Hiç,
Peki, bunlara verilen bu gösterişli imkânlar kimin parası, elbette halkın elbette onların yukarıdan baktıkları insanların... Vatandaş, ey şehir ahalisi, bak bunu bunları açık açık söylemez sana, senin paran ile güç kudret makam mevki söz sahibi olanlar, eskimiş bir kitap gibi seni bir kenara bırakan çoğu... Yani çoğu yanında önemli değil senin yaşıyor olman, hatta böyle çaresiz imkânsızlıklar içinde yaşıyor olman...
Körü körüne inanamayın kimseye gördüklerinize bir daha bakın…
Mesele sen hiç Kentin Müftüsünü Belediye arabasında hiç gördün mü, gördün mü Belediye Başkanını ya da Kentin kaymakamını... Hatta ticaret odası Başkanını veya bir başka meslek odası başkanları... Çünkü arkadaşlar kendilerine insanlar üstünde bir ayrıcalık olduğuna inanıyorlar öyle iman ediyorlar, halkın içine inseler halk ile birlik olsalar makamlarının zayıflayacağını güçlerinin azalacağını sanıyorlar... Elbette düşünce sadece onlara ait değil, ülkenin her yanında her yerinde her şehrinde böyle bu işler, çünkü bize yutturdukları zavallı sistem bu şekilde ayarlamış bu işleri... Akla ziyan işler... Bunları düşündükçe yüreği ağzına geliyor insanın, nasıl böyle oluyor diye... Elbette edilecek çok söz var da, yeterince edemiyor insan... Belki bir gün ederiz, belki bir gün daha açık söyleriz... Ama son söz yerine olsun...
Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlarmış, onuncu köyde yerimiz olur belki de….
Bu gidişatın böyle olmasına, bazılarının bazılarını görmezden gelmesine sömürmesine incitmesine Allah razı olmaz, Peygamber razı olmaz, bizimkisi öbür dünyada yani hesap gününde “onları uyarmıştık onlara yaptıklarının yanlış olduğunu hatırlatmıştık Allah’ım!” demek için...
şimdi çok başım ağrıyor ve çok acıktım bir akşam olsaydı..