Corona Virüs ‘ün Turizm ve Otelcilik Sektörüne Etkileri

Güzelim 2020, bir geldin pir geldin. Sanırım yüzyıllar boyunca unutulmayacak ve tarihte büyük puntolarla kendinden bahsettirecek olan bir yıl oldu 2020. Bu 2020 denilen arkadaşın bize son kazığı da sanırım Corona Virüs denilen illet salgın oldu insanlığa. Çin ‘de ilk görüldüğü söylenen ama diğer rivayetlere göre insan yapımı olan yüzyılımızın en büyük salgını Corona. Yavaş yavaş, ilmik ilmik tüm dünyaya yayılan bir illet. Ve ne yazık ki bu illet hastalığın dünyaya etkileri. Başta sağlık ve ekonomi olmak üzere birçok konuda dünyamızı alt üst eden bir illet ile savaşmakta şu an dünyamız. Alt alta sıraladığımızda bitmek bilmeyen negatif etkileriyle dolu bir serüvene sürükledi Corona bizi. Peki bu listede en üstlerde yer alan Turizm sektörüne etkileri ne durumda? Ne yazık ki durum vahim. Sosyal ilişkinin, topluluk olgusunun ve konfor alanının en geniş olduğu sektördür Turizm. E tüm dünyada da “Sosyal mesafemizi koruyalım” sloganıyla yapılan bu mücadelede en büyük zararı da turizm sektörümün görmesi kaçınılmaz oldu elbette. Dinlenmeler, eğlenceler, toplantılar, düğünler, kongreler v.b. tüm aktivitelerin olduğu sektörümüzün bu illetten zararsız olarak çıkması da beklenemezdi elbet. Peki ne olacak halimiz?

Benim görüşümde Turizm sektörünü 2020 de tamamen kaybetmiş değiliz. Özellikle şehir otellerinin bu durumdan en hızlı sıyrılan destinasyonlar olacağını düşünüyorum. Hayatın normale dönmesiyle birlikte, oluşacak iş seyahatleri, kalkacak olan seyahat yasakları, toplantıların serbest bırakılması, düğün ve eğlencelere izin verilmesi gibi tüm bu konular şehir otelciliğini hızlı şekilde normalleştirmeye başlayacaktır. Hatta benim görüşüm normalleşmeyle ile beklenen ve planlanandan çok daha fazla verimli bir doluluk ile karşı karşıya kalınacağını düşünmekteyim. Bu sebeple, özellikle şehir ve toplantı & kongre otellerinin karamsarlığa kapılmaması gerektiğini düşünmekteyim. Ancak sezonluk (özellikle yazlık ve kaplıca otelleri) tesislerin kendilerine gelmesi biraz zaman alacak. Hali hazırda planlanan normalleşme süreci haziran ayı olarak ön görülmekte. Erken Rezervasyonlar ile doluluk oranının %50-60 ını tamamlayan bu tesisler için resim pek aydınlık görünmemekte. Hele ki %90-95 sadece dış pazara yönelik işletilen tesisler için durum daha da vahim bence. Her şey normale dönse bile, insanların 2020 yılında bırakın ülkelerini, şehirlerinden dâhi dışarı çıkmama korkusu bir süre daha devam edecek.  Almaya da yapılan bir ankette, normalleşme süresiyle 2020 yılında yurt dışı tatile çıkmak istemisiniz sorusuna verilen cevapların %87,6’sı “Kesinlikle Hayır” diyor. Buradan da görüyoruz ki dış turizm 2020 de bize gelir sağlayacak konu başlıkların da son sıralara gerilemiş durumda. Peki çözüm ne olabilir? Dış turizm den 2020 de umduğunu bulamayan tesisler, bence %100 iç turizme yönelmeliler. İç turizme yönelik çeşitli avantajlı paketlerle, hedeflenen gelire bu yolla el etmenin yollarını aramalılar. Erken rezervasyonla; günlük her şey dahil 17-18 Euro dan başlayan fiyatlarla satılan tesisleri, aynı fiyattan iç turizme açtığımızda doluluğun ne denli yüksek olacağını hep beraber görebileceğiz. Ama kuyruğu dik tutup, yabancıya 17 Euro, Türk Vatandaşına 170 Euro dan satmaya kalktığımız sürece, 2020 yılı, bu tesisler için %100 kayıp olarak deftere işleyecektir. “Her şerde bir hayır vardır” lafını en çok diline pelesenk eden halkımız; en azından bu şer durumdan avantajlı çıkabilmesi adına, yabancı turistlere sağlanan avantajların tamamından faydalandırılması için gerekli çalışmaların yapılması bir turizmci olarak benimde en büyük gayem olacaktır.

Ama yukarıda yazmış olduğum iyi ve güzel günlerin daha hızlı gelebilmesi için “Lütfen gerekli tedbirlerimizi alalım. Bu illet salgın geçene dek, sosyal mesafemizi koruyalım ve gerekiyorsa EVDE KALALIM”.

Bir şiirde de da bahsedildiği gibi;

Çocuklar inanın inanın çocuklar

Güzel günler göreceğiz güneşli günler

Motorları maviliklere süreceğiz

Güzel günler göreceğiz güneşli günler.

Kalın Sağlıcakla.